بَاب مَنْ
قَامَ مِنْ
ثِنْتَيْنِ
وَلَمْ يَتَشَهَّدْ
193-194. İki Rekatten
(Sonra) Tahiyyata Oturmadan Kalkan (Ne Yapmalıdır?)
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
الْأَعْرَجِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ
ابْنِ
بُحَيْنَةَ
أَنَّهُ
قَالَ صَلَّى
لَنَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رَكْعَتَيْنِ
ثُمَّ قَامَ
فَلَمْ
يَجْلِسْ
فَقَامَ
النَّاسُ مَعَهُ
فَلَمَّا
قَضَى
صَلَاتَهُ
وَانْتَظَرْنَا
التَّسْلِيمَ
كَبَّرَ
فَسَجَدَ
سَجْدَتَيْنِ
وَهُوَ جَالِسٌ
قَبْلَ
التَّسْلِيمِ
ثُمَّ
سَلَّمَ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Abdullah b. Bühayne
(r.a.)'den; demiştir ki:
Resûlullah (s.a.v.) bize
(dört rekatlı bir namazda) iki rekat kıldırıp oturmadan kalktı. Onunla beraber
cemaat da kalktı. Resûlullah namaz'ı bitirince biz selâm vermesini beklerken
selâm vermeden oturduğu yerde tekbir alıp iki defa secde yaptı. Sonra da selâm
verdi.
İzah:
Buhârî, ezan, sehv,
eymân; Müslim, mesâcid; Tirmizî, salât; Nesâî, sehv; Dârimî, salât; Muvatta,
nida
Bu hadis-i şerifde
bahsi geçen namazın hangi namaz olduğu belirtilmemiştir.Ancak ha'disin Buhârîve
Müslim'deki rivayetlerinden bu namazın öğle namazı olduğu anlaşılmaktadır. Bu
rivayetin diğer muteber kitablardaki rivayetlerden cüz'î farklarla ayrıldığı
görülmektedir.
Hadis-i şerif hüküm
yönünden oldukça zengin bir görünüm arzetmektedir. Şöyle ki:
1. Buradan sehv
secdesinin selâmdan önce oduğu anlaşılıyor. Ayrıca hadis, "sehv bir
noksanlık ise, secdesi selamdan önce yapılır", diyenlerin görüşüne delil
olabilir.
2. Dört rek'atli
farzlardaki ilk oturuş ve tehiyyâtı okumak farz değildir. Çünkü farz olsaydı,
sehv secdesi ile telâfisi mümkün olmazdı. Hanefi, Şafiî ve Mâlikîler bu
görüştedirler.
Hanbelî ve Zahirîlere
göre ise, bu oturuş farzdır, ancak sehv secdesi ile telâfisi caizdir.
3. Hadis-i şerifin
Buharı ve Tirmizî'deki rivayetlerinde râvinin, "unuttuğunun yerine onunla
birlikte cemaat de o secdeleri yaptı" sözlerini ziyâde ettiği
görülmektedir.
Bu ziyâdeden muktedi
hata etmese bile imamın hatasından dolayı onun da secde etmesinin gerekli
olduğu anlaşılmaktadır. İbn Hazm bu konuda icmâ' olduğunu söyler.
Hanefî, Şafiî ve
Mâlikîlere göre muktedi, imama uymuş bir halde iken, kendi yaptığı bir hatadan
dolayı da sehv secdesi yapmaz. Bunlar, Dârekut-nî'nin rivayet ettiği şu hadise
dayanırlar:
"İmamın arkasında
olan kimseye sehv yoktur. İmam yanılırsa hem o, hem de arkasındaki secde eder.
Eğer imamın arkasındaki (muktedi) yanılırsa, ona secde lâzım değildir. İmam
ona kâfidir."[Dârekutnî, Sünen, I, 377.]
Buraya kadar
naklettiğimiz hususlar, imamın arkasındaki şahsın (muktedi) namaza imamla
birlikte başladığı durumla ilgilidir. Muktedi mesbuk ise, yani imama sonradan
uymuşsa Şâfiîlere göre, imam isterse o uyduktan sonra yanılsın isterse uymadan
yanılmış olsun, muktedi hem imamla birlikte secde yapar hem de kendi namazının
sonunda secde yapar. Haneliler de bu durumda imamla birlikte secde etmesi
konusunda Şâfiîlerle hemfikirdirler. Ancak kendisinin yetişemediğini kaza
ederken herhangi bir sehve düşmedikçe namazının sonunda secde etmesini meşru
görmezler.
Hanbelîlere göre imam
ister selâmdan önce secde-yapsın, ister sonra muktedi imamla birlikte sehv
secdesi yapar, fakat sonunda yapmaz.
Mâlikîlere göre imam
selâmdan evvel secde yaparsa, muktedi de onunla birlikte secde yapar. Selâmdan
sonra yaparsa, onunla birlikte yapmaz. Namazın sonunu bekler.[imamın ne zaman
selâmdan önce ne zaman selamdan sonra secde yapacağı 1008 nolu hadisin
açıklamasında geçmiştir.]
Lâhik (imamla birlikte
namaza başlayıp da namazda abdesti bozulan ve abdestini alıp namazın kalanını
kıldığı üzerine bina eden) imamla birlikte secde etmez, kendisi namazını
bitirdiği zaman, secde eder. Bunda bütün mez-hebler müttefiktir.